Topluluk İncelemesi - CalamityKez

Kendini SoTUK topluluğunun direği, denizlerin kraliçesi ve Northern Nag ilan eden kişi ile tanışın!

Sea of Thieves Tanışma İttifakı, uzaklara ve dünyanın dört bir yanına yayılırken bazen evimize daha yakın yerlere bakıp da yerel oyuncularımız neler yapıyor diye görmek de iyidir. Canlı SoTUK Facebook grubunu yönetmekten yaz boyunca SoTFest'i planlamaya ve yürütmeye kadar CalamityKez, Birleşik Krallık topluluğumuzu yaptığı her şeyin merkezine koyuyor. Biz de onunla biraz sohbet etme vaktinin geldiğini düşündük...


[S]: Seni oyun oynamaya iten şeyin ne olduğundan biraz bahseder misin?

[C]: Küçüktüm, belki 5, 6 yaşlarındaydım. Ben ve annem, büyükanne ve büyükbabamla yaşıyorduk. Büyükbabamın bir tane ZX Spectrum'u vardı ve o Jet Set Willy gibi oyunlar oynarken yanına oturup seyretmeye bayılırdım. İki dayım da bizimle yaşıyordu ve onlar da oyun oynamayı seviyordu, yani etrafım oyunlarla sarılıydı.

1996 yazında, ikinci sınıfa başlamadan hemen önce büyükbabam maalesef vefat etti. Dayılarımdan biri, ailem bütün işlerle uğraşırken beni meşgul etmeye yardımcı olsun diye Süper Nintendo'sunu getirdi. SNES'te bana öğrettiği ilk oyun Killer Instinct oldu. O kadar iddialıydı ki oyunda efsane olduğunu ve karşısında hiç şansım olmadığını söylemişti. Her turda onu tam anlamıyla mahvettim. Belki de kazanmama izin vermişti ama güzel bir anıydı. Daha sonra kendine bir N64 satın aldı, SNES de bende kaldı ve oyun serüvenim gerçek anlamda bu şekilde başlamış oldu. Oyun oynamak, yıllarca kimi zor zamanlarımda bana yardımcı oldu ve birçok yönden hayatımın büyük bir parçası haline geldi.

[S]: Sea of Thieves'den önce de Rare takipçisi miydin? Favori bir Rare oyunun var mı?

[C]: Kesinlikle! Killer Instinct, Donkey Kong Country, Banjo-Kazooie, GoldenEye ve pek çok başka oyun. Viva Piñata 'nın hâlâ kalbimdeki yeri bambaşkadır. İlk çıktığında almıştım ve uzun saatler boyunca oynadım. 2014 yazında beni hayatımın muhtemelen en kötü zamanından kurtardı.

Oğlum dört yaşındaydı ve aniden kritik bir hastalığa yakalandı, bu yüzden yaklaşık altı ayı hastanede geçirmemiz gerekiyordu. Yoğun bakımda yaşam desteği ile üç hafta geçirdikten sonra servise sevk edildi ve ister istemez oraya ikinci evimiz dedik. Gündüzleri Minecraft gibi oyunlar oynayabilmesi için Xbox 360 getirmemize izin verdiler.

Akşam yatağına yatırılıyor ve tedavisine başlamak için diyaliz makinesine bağlanıyordu. Tahmin edebileceğiniz gibi hastanede oğlumla uyuyamıyordum, bu yüzden kaçacak bir yere ihtiyacım vardı. Kendimi Xbox'ı açıp o uyanana kadar saatlerce, hatta bazen bütün gece Viva Piñata oynarken buldum. O kadar gerçeküstü bir durumdu ki beni en karanlık anlardan kurtardı. Basitçe bir bahçe oluşturabileceğim ve nerede olduğumu unutabileceğim farklı bir dünyaya kaçtım. Oğluma kahvaltıdan sonra önceki akşam neler yaptığımı gösteriyordum, o da bana ne yapmam gerektiğini söylüyor ve hangi Piñataları çektiğimi öğrenmek istiyordu.

Yani Sea of Thieves'in geleceğini duyunca anında gaza gelmiştim. Cennet Bahçesi gemi setinin çıkması daha da iyiydi! Gerçekten ağlamıştım ve hâlâ en sevdiğim settir. Viva Piñata'nın ihtiyacım olduğunda bana destek olduğunu hatırlatan küçük bir hatıra.

The Northern Nag'in Gemi Arması. Kez'in dediği gibi, birinin yapması gerek!

[S]: Şu anda başka hangi oyunları oynuyorsun? Favori bir oyunun var mı?

[C]: Ne yazık ki yoğun kariyerim nedeniyle oyun oynamak için çok fazla zamanım olmuyor ama elimden geldiğince oynamaya çalışıyorum. Şu aralar Disney Dreamlight Valley oynuyorum ve bayağı keyif alıyorum. Sonuçta Disney, ne diyebilirim ki? Oynamaktan keyif aldığım diğer oyunlardan birkaçı; Skyrim, No Man's Sky, Mario Party ve oğlumla birlikte oynadığım Mario Kart.

[S]: Seni Sea of Thieves'e ve onun topluluğuna getiren şey neydi?

[C]: Killer Instinct'de bir güzel patakladığım amcam vardı ya? Sea of Thieves'in Beta testine bir arkadaşıyla birlikte katılmıştı ve bana şöyle dedi: "Kez, test ettiğim bu korsan oyununa bayılacaksın. Rare tarafından yapılıyor..."

Ve işte buradayım, neredeyse dört yıl sonra ekibin geri kalanıyla birlikte SoTUK'u yönetiyorum ve tek bir anını bile hiçbir şeye değişmem. İlk gün indirdiğimi ve anında âşık olduğumu hatırlıyorum. Korsanlara dair her şeye daima bayılmışımdır. Denize ilk açıldığımda bir adaya çarptım ve hemen battım. Birkaç kez tek kişilik olarak veya amcamla bir Şalupa'da çıktım, sonra Facebook'ta biraz araştırdım ve hepsi Birleşik Krallık'ta bulunan yaklaşık 200 kişilik bu küçük grubu buldum. Burada bana halatları gösterecek diğer oyuncularla tanışabildim ve Yolculuklarında onlara katılabildim.

[S]: Ne zaman SoTUK'nin yönetim ekibinin bir parçası oldun?

[C]: Oyunun ilk yılında bazı yöneticilerle birlikte yelken açmıştım ve grup büyüdükçe ekibi genişletmek istediklerini duyurdular. Ben de hizmetlerimi sunarım diye düşündüm ve her dakikasından keyif aldım. Grubu yönetirken pek çok arkadaşla tanıştım, bazılarına canımı emanet ederim. Sıkı sıkıya bağlı bir ekibiz ve onlarla yıllardır yaptığımız gibi haftada en az bir veya iki kez yelken açıyorum. Ailem gibiler ve onlar olmadan kaybolup giderim. Bir kişinin özel bir yeri var ama onun şakalarını veya esprilerini daha fazla kaldırabilir miyim bilmiyorum...

[S]: SoTUK nasıl hayata geçti?

[C]: Teknik Alfa sırasında oluşturuldu. Oyun daha test aşamasındayken BK'de yaşayanların başka oyuncular bulmasına, buluşmasına ve denize açılmasına yardımcı olmak içindi. İlk üyelerden bazıları hâlâ aktif olarak oynuyor, üçü yönetici ekibimizde!

[S]: SoTUK gibi bir topluluğu yönetmenin en iyi yanı neydi, unutamadığın anlar oldu mu?

[C]: Unutamadığım anlardan ilki, Tanışma İttifakı'nın bir parçası olduğumuz gün olsa gerek. Başka, daha büyük topluluklarla birlikte böyle bir programın parçası olabilmemiz bizi gerçekten gururlandırdı. Bazı harika etkinliklerde yer aldık ve hatta ilk sokağa çıkma yasağı sırasında kendi sanal Hafta Sonumuzu düzenledik ki bu harikaydı!

Unutulmaz anlardan ikincisi... SoTFest olabilir! Ne harika bir deneyim ve duygu seliydi ve hâlâ da öyle! Odaların kurulumuna harcanan zamandan ve tüm organizasyondan gerçekleştiği güne kadar. Ben canlı yayın açmıştım ve orada küçük yayınımızı izleyen 300-400 kişiyle oturmak çok yorucuydu.

SoTFest'in doruk noktası, günü sonlandıracağımız The Longest Johns'un canlı performansı olmalı, oda tıklım tıklım doluydu ve oradaki geliştiricilerin bazıları iyice bunalmıştı... Bu, "beni çimdikle" diyebileceğiniz bir andı. Sonraki birkaç gün de başardığımız şeyin dillere destan olduğunu ve ağızlarının açık kaldığını söyleyen Twitter topluluğu coştu. Bana SoTFest 2022'yi hatırlatan bir yara izim var... Düşüp çenemi yardığım kesinlikle doğru değildir...

Ve SoTFest 2023'ün tarihi de... Sanki ağzımdan kaçıracağım da... Bu sayfayı takip edin millet!

SoTFest'in açılış etkinliği, hayranların düzenlediği toplantılara dair çıtayı yükseltti!

[S]: Ne tür etkinlikler düzenliyorsunuz ve oyuncular nasıl dahil olabilir?

[C]: Esas olarak, bazı grup üyelerimiz arasındaki rekabeti artıran PvP tabanlı etkinlikler yapmaktayız. Moderatörlerimizden bazılarının etkinlikler için bazı yeni fikirleri var ve üretim hattından son derece heyecan verici bir şey geliyor, çocukların bunu başlatacağı günü dört gözle bekliyorum! Birleşik Krallık merkezli bir grup olduğumuz için üyelerin Facebook grubumuzun bir parçası olması gerekiyor ve grupta yayınlanan etkinlikleri takip ederek katılabilirler.

[S]: Geçmişe dönüp baktığında oynamaya başladığından beri Sea of Thieves'de senin için unutulmaz olan anlar var mı?

[C]: Derinlerdeki Açlık olsa gerek... Herkesin böyle söylediğini biliyorum ama o ilk DLC için orada olmak her zaman zihnimde yer edecek. Gün yaklaştıkça oluşan beklenti, şimdiye kadar deneyimlediğim hiçbir şeye benzemiyordu. Ve gerçekten içerisinde yer alıp da o melodiyi denizin ötesine taşımak için diğer ekiplerle tanışmak bambaşka bir şeydi. Kelimeler yetersiz kalır, gerçekten... Anlamak için yaşamanız lazım!

[S]: Geçen yıl Sea of Thieves'e gelen eklentilerden en sevdiğin hangisi oldu?

[C]: Hiç tartışmasız Sea of Thieves: A Pirate’s Life. Karayip Korsanları serisine bayılan ve Disney parklarına tatile giden devasa bir Disney hayranı olarak o Efsane Öyküler'in gerçekten muhteşem olduğunu söyleyebilirim. O ilk Öykü'yü oynarken ikonik "Ölü Adamlar Masal Anlatmaz"ı duymak, beni tekrar Karayip Korsanları yolculuğuna çıkardı. Isle Tesoro... Harikulade. Geliştiriciler bununla resmen şapkadan tavşan çıkardı. Her zaman Karayip Korsanları yolculuğunda olmak istemişimdir, böylece oyuncular etrafımda yürüyebilir ve yolculuk esnasında karakterleri ve sahneleri daha ayrıntılı görebilirim... Nihayet bunu yapabiliyorum!

[S]: Sea of Thieves'deki veya başka bir oyundaki en büyük başarın nedir?

[C]: Dikkatim çok kolay dağıldığı için Takdirname konusunda iyi sayılmam. Ne diyebilirim? İçimde bir Tırpancı yatıyor. Sanırım en büyük başarım, Ocak 2019'da Saklı Hayalet'i öldürmek ve SoTUK'ta onu öldüren ilk ekibin bir parçası olmaktı... O GERÇEK!

[S]: Bir korsan ve gemi adı seçmek zorunda olsaydın hangilerini seçerdin?

[C]: Gemimin adı The Northern Nag (Kuzeyli Dırdırcı). İngiltere'nin Kuzeyindenim ve işlerimi yaptırmak için insanlara dırdır etmelerim meşhurdur. Birilerinin yapması gerek! Korsanıma CalamityKez'den başka bir isim vermeyi hiç düşünmedim. Sonuçta o benim korsan ikinci benliğim.

CalamityKez'e asla bulaşma, ne denizde ne karada!

[S]: Oyun oynamak dışında başka ne tür hobilerden hoşlanırsın?

[C]: Hamur işleri yapmak ve yemek pişirmek benim için iyi bir stres atma yöntemi. Kulaklıklarımı takıp güzel bir Victoria pandispanyası veya meşhur peynirli kekimi pişirmeyi seviyorum. Sanat ve Tasarım okudum, bu yüzden biraz sanatsal yönüm de var. Zamanım olduğunda dikiş dikmeyi veya kanaviçe işi yapmayı seviyorum. Ayrıca oğlumla mümkün olduğunca çok zaman geçiriyorum. Çok hızlı büyüyor ama birlikte geçirdiğimiz her an için şükrediyorum. Seyahati de seviyorum; trene binmekten, iş e-postalarımı kapatmaktan ve kitap okumaktan büyük keyif alıyorum. Sık sık ülke çapında gezintiye çıkarım, arkadaşlarımı ziyaret ederim veya bir Disney gezisi planlarım.

[S]: Kendinle ilgili eğlenceli bir bilgi paylaşır mısın? Herhangi bir şey olabilir!

[C]: Çok eğlenceli değil ama garip bir bilgi vereyim. Gerçek bir polistiren fobim var. Öyle ki o şeyle dolu bir vitrinin önünden geçmemek için yolun karşısına geçtiğimi bilirler. Vitrine düşmekten filan korkuyorum. Armut koltuklar evimde yasak... Korkusu başa çıkamayacağım kadar fazla...


Böylece bir Topluluk İncelemesi'nin daha sonuna geldik! Bizimle konuşmak için vaktini ayıran Kez'e tekrar teşekkür ediyoruz ve SoTUK'yi ve yaptıkları şeyleri takip etmek (hatta kendiniz de katılmak) isterseniz onları buradan inceleyebilirsiniz. Yoksa da diğer oyuncularımızdan bazılarının önceki Topluluk, Oluşturucu ve Efsane İncelemelerimize ve düzenli olarak güncellenen Topluluk Merkezi'mizde neler yaptığına göz atın. Tekrar görüşmek üzere!